Türkiye’nin ilk ve en uzun soluklu bakır nefesli topluluğu Golden Horn Brass, 22 Temmuz’da Ankara’nın sanat durağı CSO Ada Ankara’nın Yaz Sezonu kapsamında barok dönem ve klasik dönem eserlerinin yanı sıra, unutulmaz caz ve pop şarkıları, halk ezgilerinin sofistike düzenlemeleri ile oluşturdukları programı sanatseverlerle buluşturacak.
2004 yılında Begüm Gökmen tarafından kurulan Golden Horn Brass, 2 trompet, korno, trombon ve tubadan oluşuyor. Klasik, jazz, pop, Anadolu ezgileri ve tüm bu türleri kendi üslubu ile birleştirerek ülkemiz ve dünya kültürlerinin müziksel sentezini oluşturan geniş bir repertuvara sahip olan grup bugüne kadar; Aşgabat, Selanik, Bükreş Anteon Konser Salonu, Moldovya Ulusal Tiyatrosu, Almanya Ulusal Filarmoni Salonu, Sauerland Brass Festivali, Berlin Konzerthaus, Schagerl Brass Festivali, İtalya Brass Haftası gibi müzik dünyasında ses getiren festivallere ve müzik merkezlerine konuk olarak ülkemizdeki başarılarını dünya çapında da duyurdu.
Türkiye’nin ilk klasik müzik dergisi olan Andante’nin düzenlediği Klasik Müzik Ödülleri’nde “Yılın Oda Müziği Topluluğu” kategorisinde birincilik ödülünü de kucaklayan Begüm Gökmen’e all.com.tr okuyucuları için merak ettiklerimizi sorduk.
Begüm Hanım öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz ?
1977 doğumluyum. Konservatuvarı Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları fakültesinde Profesör Mahir Çakar öncülüğünde tamamladım. Ardından İstanbul’a yerleşerek Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yüksek lisans ve sanatta yeterlilik eğitimi aldım. İstanbul’a yerleşmem müzik hayatımda çok büyük rol oynadı. Önemli orkestralarda sekiz sene boyunca korno grup şefliği yaptıktan sonra müzikteki kariyerimi akademisyen olarak devam ettirmeye kararı verdim. Mimar Sinan Üniversitesi’nde doçent olarak hala görev almaya devam ediyorum. Bunun dışında 19 senedir Türkiye’nin en uzun soluklu konser faaliyetlerini kesintisiz devam ettiren Golden Horn Brass’ın kurucusu ve korno sanatçısı olarak kariyerimi sürdürüyorum.
Golden Horn Brass’ı hayata geçirme fikri nasıl doğdu?
Orkestra kariyerim devam ederken birkaç orkestrada sponsorlukların geri çekilmesi ve konser sayılarını azaltmasından endişe duyarak bu projeyi yapmaya karar verdim. Bunu en yakın arkadaşlarımla paylaştım ve onlar da bu fikre olumlu baktılar. 2004 yılının temmuz ayında çalışmalarına dörtlü olarak başlayan Golden Horn Brass o tarihten itibaren yılda yaklaşık 30 konser vererek yurt içi ve yurt dışında ülkemizin müziğini bakır nefesli enstrümanlarla temsil etmeye devam ediyor.
Golden Horn Brass’ın felsefeleri neler?
İnsanlar benzer amaç ve beklentilerini karşılamak üzere bir araya gelerek çeşitli gruplar oluştururlar. Bizim kuruluş felsefemizde de müziğin eğlenceden ibaret olmadığını, ruhani bir boyut taşıdığını vurgulamaya çalışırken; insan ruhunu sakinleştiren, dinginleştiren bu sanatın mutlaka eğitimde kullanılması gerektiğinin de altını çizmek istiyoruz.
Grup üyelerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Birinci Trompette Bilkent Üniversitesi Senfoni Orkestrası Grup Şefi Romen asıllı sanatçımız Julian Lupu bize liderlik ediyor. İkinci Trompette aynı zamanda babasının yolundan giden Renato Lupu Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda hocalık yapıyor. Trombonda Mimarsinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yüksek lisans eğitimine devam eden Emre Berbergil bize eşlik ediyor. Tubada ise Mimarsinan Üniversitesi Devlet Konservatuvar’ında yüksek lisans eğitimini yeni bitiren ve sanatta yeterlik eğitimine devam etmeyi planlayan Sinan Şirin grubumuzun bir diğer önemli üyesi. Son olarak grubun kurucusu ve korno sanatçısı olarak ben yer alıyorum.
Sizi hiç duymayan, bilmeyen bir seyirciyle buluştuğunuzda nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Tüm konserlerimizde insanların genel tepkisini ölçmeyi çok seviyoruz genelde konser sonrasında yanımıza gelen ve daha önce neden bizi dinlemediğini çok şey kaçırdığını söyleyen ve konserden çok mutlu ayrılan insanlarla karşılaşıyoruz. Elbette bu bizi çok mutlu ediyor. Tek üzüldüğüm konu 19 seneye rağmen hala ilk defa dinlediğini söyleyen bu insanlara bu kadar aktif olmamıza rağmen neden ulaşamadığımız konusu. Bunuda kendi üzerime almıyorum çünkü popüler kültür içinde bizlerin klasik müzik sanatçılarının reklamının az yapılmasına bağlıyorum yazılı ve görsel medyada daha çok görünür olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Repertuvar seçimlerinizdeki kriterleriniz neler?
Repertuvarımızı belirlerken konser salonunun tutumu, organizasyonun etkinlik başlığı gibi etkenler belirleyici oluyor. Özellikle festival klasik müzik başlığında ise repertuvar sadece klasik müzik eserlerinden oluşuyor. Eğer halk konseri ise özellikle her kesime hitap eden popüler bilinen klasik, caz ve türkülerden oluşan eserler ağırlıklı oluyor.
2007 yılında bir ilke imza atarak “eğitim konserleri” başlığıyla ilköğretim okullarında konserler gerçekleştirdiniz. Bu projenin amacından ve sonuçlarından bahsedebilir misiniz ?
Grup üyelerinin hepsi pedagoji eğitimi almış ve çocuklara müziği en iyi anlatabilen bireyler. Grubun kuruluş amaçlarından biri de klasik müziği ve bakır nefesli enstürmanları genç yaşlardan itibaren insanlara sevdirmek olduğundan ve dünyada klasik müzik seyircisinin yaş ortalamasının oldukça yaşlı olduğunu bildiğimizden çocuklara küçük yaşlarda bu bilinci vermek için bu projeyi hayata geçirdik. Oldukça sevilen ve ilgi çeken altın renkli ve parlak enstrümanlarla karşılaşan çocukların gözlerindeki ışık,merak tarif edilemez. Çocuklarla buluştuğumuz okullarda konser sonrası yanımıza gelen çocukların üflemek ve ses çıkarmak için birbirleriyle yarışmaları ve annelerine ileride bu enstrümanları çalmak istediklerini söylemeleri bizim için doğru yolda olduğumuzun en güzel kanıtı.
22 Temmuz’da CSO Ada Ankara’da Yaz Sezonu kapsamında gerçekleşecek konseriniz için neler söylemek istersiniz ?
Ankara klasik müzik seyircisi her zaman bizim için çok özel. CSO Ada Ankara Mavi Salon’da geçtiğimiz sene ocak ayında bir konser vermiştik. Harika akustiği ve tıklım tıklım dolu seyircisiyle bizlerde tekrar gelme isteği uyandıran CSO Ada Ankara’ya kısa sürede dönüyor olmak bizi çok mutlu etti. Yaz olmasından dolayı faaliyetlerine ara vermeyip, Eylül- Ekim aylarını beklemeyi kaldırarak “Yaz Sezonu” etkinliklerine öncülük eden değerli CSO Ada Ankara yönetimine ve sevgili CSO Ada Ankara Sanat Yönetmeni Ozan Binici’ye bizleri davet ederek programda yer verdiği için çok teşekkür ediyoruz. 22 Temmuz’da tüm müzikseverleri keyif dolu bir geceye bekliyoruz.
Eklemek istedikleriniz…
Cumhuriyetimizin 100. yılına ve grubumuzun 20. yılına özel yeni bir repertuvarla kendimize ve ülkemizin müzik camiasına bir hediye, bir anı bırakmak istiyoruz. Bu kapsamda kayıtlarını tamamladığımız, telif hakları ve diğer prosedürleri bitirirsek 29 Ekim’e kadar yetiştireceğimizi düşündüğümüz albümünüzü sizler aracılığıyla müjdelemek isteriz. Tüm müzikseverlerin desteğini rica ederek, konserlerde görüşmek dileğiyle.
Röportaj: Pelin Ateş